23 Mayıs 2022 Pazartesi

Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü

Adet Döneminde Namaz kılmanın ve Kuran okumanın hükmü Her kim olursa olsun.. Kadın adetli iken kuran okuyabilir derse ehli sünnet cizgisinden çıkmıştır. O kişi sapık bir ideoloji ve görüşe kaymıştır. Hele bir de namaz kılabilir diyorsa o kişiden uzak durunuz. Yanlış yoldadır. Sitemizde bu tarz sapık görüşlere izin vermemiz mümkün değildir. Fakat gözümüzden kaçan göremediklerimiz olabilir. Bize derhal uyarınız. Hatamızı düzeltiriz. Rabbim sapık görüşlerin taşıyıcılığı yapan virüslü insanların şerrinden bizleri korusun.. * * * Dikkat bu başlık altında daha önce Kadınlar Adet Döneminde Namaz Kılabilir, Kuran Okuyabilir! gibi bir iddia vardı. Kaldırdık. Din ile şaka olmaz. Bazıları psikolojik olarak ARIZA haline gelince mehdi olduguna iddia ediyor. Bazılr ben hz. isayım diyor.. İşte yine bazılarda bu arızalıklarını ehli sünnet akaidine muhalefet ederek çıkartıyor. Onlara tavsiyemiz iyi bir psikologa gidip tedavi olmalarıdır. Aşağıdaki bazı yorumlar daha önceki kaldırdığımız yazı ile alakalı olabilir.. Bu konu ile alakalı düşüncelerinizi buradan yazabilirsiniz

islam da KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ Kadına dübüründen yanaşmak haramdır. Dolayısıyla erkeğin kadına dübüründen yanaşması haram olup bazı imamlar bunu zina olarak değerlendirmişlerdir. Her ne kadar livata olarak isimlendirilmese de livata gibidir. Bazen kadın livatası da denilmektedir ki bununla erkeğin kadına dübüründen yaklaşması kastedilmektedir. Livata diye isimlendirildiğinde erkeğin erkeğe yanaşması anlamı kastedilir, bir başka anlamı yoktur. Bu nedenledir ki kadına dübüründen yanaşmak livata sayılmaz. Dolayısıyla kadına dübüründen yanaşmanın haram olması, zina oluşundan ya da livata oluşundan kaynaklanmamaktadır. Çünkü bu, zina olmadığı gibi livata da değildir. Ancak bu konu hakkında şer’î deliller vardır. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır: "İyice temizlendikleri vakit Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." * Bu ayet, kadına Allah'ın yaklaşılmasını emrettiği yerden, kadının cinsel organından yaklaşılması gerektiğini kayıt altına alan bir nasstır. Bunun anlamı şudur; Allah'ın size yaklaşmanızı emrettiği yerin dışında bir başka yerden onlara yaklaşmayın. Bu emir, nikahlanma emrindeki şu ayetler gibidir: "...Hoşunuza giden kadınlarla evleniniz..." * "İçinizdeki bekarları evlendiriniz." * "...Velilerinin izniyle onlarla evlenin..." * Bu ayetle de vurgulanan husus evliliktir. Erkeklerin kadınlara Allah'ın emrettiği yerden, cinsel organdan yaklaşmaları şer’î nassın gereğidir. Ali b. Ebu Talha İbni Abbas'tan şunu rivayet eder: "Allah'ın size emrettiği yerden..." * ayetinden maksat cinsel organdır. Bunun dışına çıkmayınız. Kim bunun dışına çıkarsa haddi aşmış olur." Mücahid der ki: “emrettiği yerden” ayeti cinsel organdan anlamına gelmektedir." Bu ayetin yüce Allah'ın şu ayetine atıf olduğu söylenemez: "Onun için adet halinde kadınlarınızdan ayrılın." * Çünkü ayetin tamamı şöyledir: "Sana adet halinden soruyorlar. De ki: O, bir ezadır. Onun için adet halinde kadınlarınızdan ayrılın. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın..." * Böyle bir ifade kullanılamaz, çünkü hayız hali, mekanla değil zamanla alakalı bir husustur. Şayet mekanla alakalı bir husus olsaydı, hayız zamanının dışında onlara yaklaşınız denilirdi. Tam tersine ayet mekana delalet edecek bir şekilde gelmiştir. Bunun, hayza çevrilmesi mümkün değildir. Zira "haysü" lafzı ancak mekana delalet ettiğinden dolayı kesinlikle hayız anlamına gelmez. Allah'ın size emrettiği yerden yani cinsel organdan yaklaşınız anlamına gelir. Nikah ve evlilik ayetleri de bunu emretmektedir. Bu anlamı, bu ayetin hemen ardından gelen ve kadının, nesil için olduğunu açıklayan ayet de teyit etmektedir. Ayet adeta şu anlama gelmektedir: Neslin geldiği yerden yaklaşınız. Nesil ise ancak cinsel organdan gelmektedir. Bu nedenle ayet şöyledir: "Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz ki Allah hem tevbe edenleri hem de temizlenenleri çok sever. Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." * Bu ayette yer alan: "Kadınlarınız sizin için bir tarladır." ifadesi, daha önce gelen: "Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." ayetini açıklamaktadır. Bu ifade, Allah'ın, yaklaşılmasını emrettiği yerle, cinsel organla ilgili bir açıklamadır. Yine ayette yer alan: "tarlanızdır" ifadesi ekilecek yer anlamında kullanılan bir kinayedir. "dilediğiniz yerden" ifadesi, nasıl isterseniz demektir. kelimesi nereden isterseniz değil nasıl isterseniz anlamına gelir. Çünkü kelimesi "nasıl" anlamında kullanılmaktadır. Nadiren karşılaşılabilecek durumlar haricinde "nereden" anlamında kullanılmaz. Her iki anlamda da kullanılacağını varsaysak bile; "tarlanızdır." ifadesi burada, "nereden" anlamına değil "nasıl" anlamına ait bir karinedir. Bu karine iki yerde birden gelmektedir. "Kadınlarınız sizin için bir tarladır" ifadesi, ekin anlamına geldiği ve ekin yerinden gelinmesi hususunda yeterlidir. Ancak yaklaşma konusunu anlatırken "onlara dilediğiniz yerden varın”, ifadesi kullanılmamış, tam tersine, (ekin) kelimesi kullanılarak şöyle denilmiştir: "O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." Ayette; her türlü ihtimali ortadan kaldırmak ve tekid için "kadınlara dilediğiniz yerden varın" ifadesi kullanılmamıştır. Adeta Allahu Teâla şöyle demektedir: Ekin yerinden yaklaşmak kaydıyla kadınlara dilediğiniz şekilde yaklaşmanızda size bir günah yoktur. "O halde tarlanıza varın." ifadesi cinsel organdan yaklaşma hususunda kesin bir nasstır. Diğer taraftan bu ayetin nüzul sebebini oluşturan kadınlara nasıl yaklaşılması gerektiği yönündeki soru da buna delalet etmektedir. Süfyan b. Said es-Sevri'den: Muhammed b. el-Münkedir Cabir b. Abudullah'ın şöyle dediğini haber veriyor: "Yahudiler; kim karısı ile arkası dönmüş bir halde cinsi münasebette bulunursa çocuk şaşı olur, derlerdi. Bunun üzerine; "Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." * ayeti nazil oldu. "Bir hadiste ibni Cüreyc, Rasulullah (sav)'in: "Fercden (cinsel organdan) olduktan sonra önden ve arkadan." dediğini rivayet eder. Bu nedenledir ki; "Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." ayeti, Allah'ın emrettiği yerin dışından onlara varmanın haram olduğuna delalet eder. "Kadınlarınız sizin için bir tarladır." ayeti, Allah'ın yaklaşılmasını emrettiği yeri yani cinsel organı açıklayan bir ifadedir. Bunlara ilave olarak nikah ve evlilikle ilgili ayetler de buna delalet etmektedir. Bunların tamamı kadına dübüründen yaklaşmanın haram olduğuna delalet etmektedir. Öte yandan kadınla dübüründen ilişki kurmanın haram olduğuna açıkça delalet eden birçok hadis vardır. Huzeyme b. Sabit'ten: Rasulullah (sav) erkeğin karısıyla dübüründen temasta bulunmasını yasakladı.” * İbni Abbas'tan: Rasulullah (sav) şöyle dedi: "Allah Teâla bir kadınla ya da bir ekekle dübüründen temasta bulunan kimseye (kıyamet günü) rahmet nazarıyla bakmaz.” * Amr b. Şuayb babasından onun da dedesinden rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle demiştir: "Karısına dübüründen temasta bulunan kimse küçük livata yapmış olur.” * Ali b. Talk'dan Rasulullah (sav) şöyle dedi: "Kadınlara dübüründen temasta bulunmayın. Şüphesiz ki Allah hakkı söylemekten (açıklamaktan) utanmaz." * Bu hadisi ayrıca Ahmed İbni Hanbel, Ebu Muaviye'den rivayet etmekte ve şöyle demektedir: Bize Abdürrezzak anlattı, Ma'mer Süheyl b. Ebu Salih'ten, el-Haris'ten, Muhlid'den o da Ebu Hüreyre'den nakletti: "Şüphesiz ki Allah, karısına dübüründen temas kuran kimseye (kıyamet günü rahmet) nazarıyla bakmaz.” * Yine Ahmed'den: Bize Affan, Vüheyb, Sehl Haris b. Muhalled'den onun da Ebu Hüreyre'den rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle dedi: "Şüphesiz ki Allah, karısı ile dübüründen cima yapan adama (kıyamet günü) bakmaz." * Bu hadislerin tümü kadınlara dübüründen temas etmenin haram olduğu hususunda delildirler. Dolayısıyla erkeğin karısına dübüründen temas kurması haramdır. Ancak şeriat bunun için ceza olarak belli bir ceza koymadığından dolayı bu hususta verilecek olan ceza had cezaları kapsamında değerlendirilemez. Tazir cezaları kapsamına girer. Bu nedenle imam ya da hakimin bu fiili işleyen kimseye caydırıcı ve acıtıcı bir ceza vermesi gerekir. Çünkü ceza her ne kadar tazir cezası olsa da caydırıcı ve acı verici olması lazımdır. Evla olan bu hususun hakimin takdirine bırakılmasıdır. Abdurrahman Malıkı İslam Hukukunda Ceza

19 Eylül 2021 Pazar

Die Umra - 17. September 2021 | 10. Safer 1443

Die Umra - 17. September 2021 | 10. Safer 1443 Verehrte Muslime, in meiner heutigen Hutbe möchte ich einige Bemerkungen zur Umra machen, die von islamischen Gelehrten auch hadsch asghar, “kleiner Hadsch” genannt wird. Allâh Teâlâ (c.c.) spricht in einer Âyet-i Dschelile: “Vollzieht den Hadsch und die Umra, um Allâhs willen.” (Bakara, 2:196). Rasûlullâh (s.a.w.), unser über alles geliebter Gesandter, spricht dazu: “Die Umra ist die Sühne für die Sünden, die bis zur nächsten Umra begangen werden. Der Lohn für einen von Allah angenommenen Hadsch, ist nichts anderes als die Dschennet.“ (Tirmizi , Hac, 90) Die Umra gilt im hanefîtischen und mâlikîtischen Mezheb, also Rechtsschule als eine sunna muakkada, als eine starke Sunna, während sie bei den Schâfiîten und Hanbalîten wadschib, das heißt obligatorisch ist. Umra bedeutet wörtlich “besuchen”. In der islamischen Terminologie bezeichnet die Umra eine ibâdet, eine Form der Anbetung, bei der sich der Pilger bereits vor Eintritt in den Haram asch-Scharif (also Mekka), seine Ihram-Bekleidung in den sogenannten Miqat-Grenzen anlegt und erst danach die Ka’be-i Muazzama besucht, um den Tawâf, also die vorgeschriebene Umrundung der Ka’be zu machen, den Sa’y, den rituellen Lauf zwischen den Hügeln von Safâ und Marwa zu vollziehen, um sich zuletzt die Haare schneiden zu lassen und die Ihrâm-Bekleidung wieder abzulegen. Die Regeln der Umra sind im Vergleich zum Hadsch weniger und leichter. Die Umra ist zeitlich nicht festgelegt und kann zu jeder Jahreszeit vollzogen werden. Die Umra kann man für sich selbst machen, aber auch für seine altersschwachen oder bereits verstorbenen Eltern. Liebe Muslime, Es ist die Sehnsucht und brennender Wunsch eines jeden Muslims, das “Haus Allâhs” zu umrunden, sich in die fließende Menschenmenge zu mischen, den Höhepunkt der Anbetung zu genießen, die Orte zu sehen, an denen Rasûlullâh (s.a.w) und seine Ashab-ı Kiram lebten und die unvergleichliche Atmosphäre zu erleben. Der “Verband der Islamischen Kulturzentren”, unser Dachverband, hat seit seiner Gründung mit seinen religiösen, sozialen und kulturellen Diensten das Vertrauen der Muslime gewonnen. Wir als Moscheegemeinde sehen es als unsere Aufgabe an, den Muslimen die Umra-Reise zu ermöglichen, die eine der wichtigsten, segensvollsten und spannendsten Reisen unseres Lebens ist. Unser Dachverband ist Garant dafür, dass die Umra im Lichte des Kur’ân-ı Kerîm und der Sunna Rasulullahs durchgeführt wird. Wir möchten ihnen mit großer Freude mitteilen, das der von uns wie eine Ewigkeit ersehnte Besuch des Hauses Allahs und somit die Umra wieder im kommenden Oktober beginnt. Wir laden Sie ein, an unseren bis ins Detail ausgeklügelten Umra-Programmen in Begleitung erfahrener, talentierter und kompotenter Mitarbeiter ruhigen Gewissens und unter Komfort teilzunehmen. Für weitere Informationen und von dieser gesegneten Reise zu porfitieren wenden Sie sich bitte an unsere Moscheen. Mit diesen Gefühlen und Gedanken erbitte ich von Allâh Teâlâ für unsere Brüder und Schwestern, die sich mit der Absicht tragen, die Umra zu vollziehen, dass Allâh ihre makâm, ihre Ränge erhöhen und ihre Fehler und Sünden vergeben möge. Meine Hutbe möchte ich mit zwei Hadîs-i Scherîfs von Rasûlullâh (s.a.w.) beschließen: “Wer mich nach meinem Tode besucht, so ist es, als hätte er mich zu meinen Lebzeiten besucht.” (Et-Tac, 2.190, Mecmaü'z; Zevaid, 3.666 Hadis Nr. 5843) “Wer mein Grab besucht, für den wird meine Schafa’at, meine Fürsprache zur Pflicht.” (Darekutni 2695, Beyhakî: Şuab 3862)