islami konular, soru cevaplar, güncel hutbeler,almanca hutbe, türkce hutbe, mübarek gün ve geceler hakkinda.
30 Mayıs 2016 Pazartesi
FETVÂ VERMEKTE İHTİYATLI OLMAK
FETVÂ VERMEKTE İHTİYATLI OLMAK
Fetvâ ve hüküm vermekte ihtiyatlı olmak, vaaz ve ilim öğretmek için tâyîn edilmekte öne çıkmamak selefin (Ashâb-ı Kirâm ve Tâbiîn’in) âdetlerindendir. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Sizin ateşe (atılmaya) en cüretli olanınız fetvâ vermeye en cüretkâr olanınızdır.” buyurmuştur.
Dinî hükümler anlatılırken -ilâve katmadan ve noksanlaştırmadan- olduğu gibi anlatılmalıdır. Zîrâ dînî hükümler vahye dayanır. Bir kimsenin ilimdeki hıyâneti, maldaki hıyânetinden daha kötüdür.
İnsan her duyduğunu anlatmamalıdır. Duymadığı veya yakînen bilmediği bir şeyi de söylememelidir. Çünkü duymadan, doğru olup olmadığını yakînen öğrenmeden dînî meseleler hakkında konuşan kişi için çok büyük vebal vardır.
Selef-i sâlihîn susup dinlemeyi, konuşmaktan daha fazîletli, adı-sanı bilinmemeyi, meşhur olmaktan daha şerefli sayarlardı.
Selef-i sâlihînin hepsi, din kardeşlerinden birinin fetvâ verip kendisine hâcet kalmamasını temennî ederlerdi. Hz. Ömer (r.a) bir hâdiseyle karşılaştığında sâdece kendi görüşüyle hüküm vermez, çoğu defa Bedir harbine katılan Ashâbı toplayıp onlarla istişâre ederdi.
Selef-i sâlihîn, ancak dînin mühim meseleleri hakkında fetvâ verir, bunun dışındaki kapalı ve garip meselelerde asla fetvâ vermezlerdi. Onlar fetvâ vermekle, büyüklük, baş olmak, insanların hürmetini kazanmak, kalpleri kendine bağlamak, bir menfaat elde etmek, makam sâhibi olmak istemezlerdi. Onların bu husustaki gayretleri, Allâhü Teâlâ’nın sevâbını elde etmek, rızasını kazanmak, îlâ-yı kelimetullah (Allah’ın dînine yardım etmek), üzerlerindeki emâneti kendilerinden sonra gelen kardeşlerine teslim etmek içindi. Çünkü bunların hepsi onlar üzerine farzdı. (İslâm Ahlâkı ve Âdâbı, Fazilet Neşriyat)
İSİMLERİMİZ: Erkek: Fâtih, Kız: Elif
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder