28 Mayıs 2017 Pazar

Abdullah el- Ensârî (r.h.) hazretleri Kimdir ?

Abdullah el- Ensârî (r.h.) hazretleri Kimdir ? Abdullah el- Ensârî (r.h.) hazretlerinin asıl İsmi, Abdullah bin Muhammed bin Ali el-Ensârî el-Hİrevî’dir. Künyesi Ebû İsmail olup nesebi, Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb-i Ensârî’ye dayanır. Bu sebeple Ensârî nisbesiyle tanınmıştır. 1005 (H.396)te Herat’ta doğdu. Hanbelî mezhebinin büyük fıkıh âlimlerindendir… Hadîs ilminde yüksek derecede âlim idi. Üç yüz binden ziyâde hadîs-i şerif ezberlemiştir. Ayrıca tefsir, fıkıh, kelâm, târih, neseb ve diğer ilimlerde âlim idi. Dört yaşında ilim öğrenmeye başladı. Dokuz yaşından îtibâren Kadı Ebû Mensur ve Caruzî’nin sohbetlerine devam etti. Hafızası fevkalâde kuvvetli idi. Mektepte duyduğu ve yazdığı her şeyi hemen ezberlerdi. Daha o zamanlarda, çok güzel şiirler söylerdi. Gece-gündüz ilimle uğraştı. Abdül-Cebbâr el-Cerrâhî, Ebû Mensur el-Ezdî, Ebû Sa’îd es-Sayrafî ve başka birçok âlimden ilim öğrendi. Kendisinden de; Ebü’l-Vakt Abd-ül-Evvel, Ebü’l-Feth Nasr bin Seyyar ve daha başka birçok kimse ilim öğrenip icazet, aldılar. Onun büyük bir âlim ve evliya olacağını Hızır aleyhisselâm müjdelemiştir. Şöyle ki: Hâce Ebû Âsim, Abdullah-i Ensârî hazretlerinin hocalarından ve akrabasından idi. Bir gün ziyaretine gitti. Hocası kendisine yemek ikram etti ve sohbet edip bazı şeyler öğretti. Ebû Âsım’ın hanımı ihtiyar idi. Evliyadan mübarek bir hâtûn idi ve Hızır aleyhisselâmdan ilim öğrenirdi. Bu hâtûn diyor ki: Hızır aleyhisselâm bize geldiğinde, Abdullah’ı görüp kim olduğunu sordu. Böyle sormak onun âdetidir. Bildiği hâlde yine sorar. Ben; “Filân kimsedir.” dedim. Buyurdu ki: “Doğudan batıya kadar herkes onun adını duyar. Şeyh-ül-islâm ismi ile meşhur olur. Şimdi on yedi yaşındadır. Babası ve kendisi, ne olduğunu bilmez. Zamanında ondan büyük kimse olmaz. Yer yüzünde onun büyüklüğünü duymayan kalmaz.” 0 gerçekten müjdelendiği gibi yetişti. Kendini tamamen ilme verdi. Geceleri kandil ışığında hadîs-i şerif yazardı. Yemek yemeğe vakit bulamazdı. Annesi, ekmek parçalarını lokma lokma edip yedirirdi. Hadîs-i şerif toplamak için çeşitli memleketlere gitti. Çok sıkıntılara katlandı. İlim uğruna emsaline az rastlanan gayret ve fedakarlıklar gösterdi. Bir defasında Nişâbûr’dan Dezbad’e gitmek üzere yola çıkmıştı. Yolda şiddetli bir yağmura tutuldu. Koynunda hadîs-i şeriflerin yazılı olduğu kitaplar, nüshalar vardı. Bunların yağmurdan ıslanmaması için yol boyunca rükû vaziyetinde eğilerek yürüdü. Üç yüz âlimden hadîs-i şerif öğrendi. Bunların hepsi büyük hadîs âlimleri olup, hepsi de Ehl-i sünnet idi. Hiç biri bid’at sahibi değildi. Tefsîr ilmini Hâce Yahya Imârî’den öğrendi. Tasavvuf ilmini ise zamanının büyük âlimi tarikat-i âliyenin mürşid-i kâmili olan Ebü’l-Hasan Harkanı hazretlerinden ders alıp kemâle erdi. Abdullah-! Ensârî, hazretleri, Hanbelî mezhebinin büyük âlimlerinden olup, çok yüksek bir velî idi. Kerametleri pek çoktur… Abdullah-ı Ensârî hazretleri buyurdu ki: ” Malı seviyorsan, yerine sarf et de sana sonsuz arkadaş olsun! Eğer sevmiyorsan, ye de yok olsun.” İnsana, âhirete giden yolda mutlaka şu dört şey lâzımdır: Birinci olarak, îtikâd ve amel. Bunun için kendisine lâzım otan ilmi öğrenip tatbik etmek lâzımdır. Bu İlim yolcuya yön verir, idare eder. İkinci olarak, bir zikir lâzımdır. Bu, yolcuya tenhâda arkadaşlık eder ve zikir yardımı ile yalnızlık çekmez. Üçüncü olarak, bu yolcunun haram ve şüphelilerden sakınması ve dünyâya düşkün olmaması lâzımdır. Bu uygun olmayan düşünce ve başka şeylerin kendisini meşgul etmemesine sebeb olur. Dördüncü olarak, bir yakın lâzımdır. Bu da, yolcuyu gideceği yere kadar götürür. İşte ömründe bu dört şeyden ayrılmayan saadete kavuşur.” “Nefsiniz sizi uygun olmayan şeylerle meşgul etmeden evvel, siz nefsinizi hayırlı şeylerle meşgul ediniz. Mürşid-i kâmilin, mübarek cemâlini görmek ve sohbetine kavuşmak en büyük ganimetlerdendir. Onların güzel cemâli ve sohbeti her zaman ele geçmez. Onu elden kaçırmamalıdır. Arafat dâima olur, fakat onlar dâima bulunmaz. Bu büyük ganimeti lâyıkıyla değerlendirmeli, nîmetin kıymetini bilmelidir.” Kişinin sözü amelinden çok olursa noksandır. Ameli sözünden fazla olursa kemâldir.” Abdullah-ı Ensârî (k.s.) hazretleri, 1088 (H.481) senesinde Herat’ta vefat etti. Türbesi çok ziyaret edilen yerlerden biridir. Abdullah-ı Ensârî hazretlerinin yazdığı kıymetli kitaplardan bâzıları şunlardır: 1) Menâzil-üs-Sâyirîn, 2) Şems-ül-Mecâlis. 3) Envâr-üt- Tahkîk, 4} Teftîr-ül-Kur’ân. 5) Hülâsa fî Şerh-i Hadîs, 6) Şerh-üt-Taarruf li-Mezheb-it-Tasavvuf, 7) Menâkıb-ı İmâm Ahmed bin Hanbel. Kaynak ; Dipnot : İsmail Hakkı Bursevi (k.s), Rûhu’l-Beyan Tefsîri :8/464-466.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder